DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ

Pek az bilinen önemli bir gerçek vardır. Genellikle ön plana çıkarılan dünyanın en büyük istihbarat kurumları, aslında İngiliz derin devleti tarafından kurulmuştur. Söz konusu istihbarat kurumlarının oluşum safhaları incelendiğinde, bu kurumların altyapılarını hazırlayan ve var edenlerin, genellikle ya MI6 ajanları oldukları ya da İngiliz derin devletinin çeşitli yapılanmalarından geldikleri anlaşılmaktadır.

Bunlardan özellikle dile getirilmesi gereken istihbarat kurumu kuşkusuz ki CIA’dir.

İngiltere Merkez Bankası’nda 1928-1963 yılları arasında müdür olarak görev yapan Londra Finans Merkezi’nden Sir Charles Jocelyn Hambro, CIA’in öncüsü ve prototipi sayılan, ABD’nin II. Dünya Savaşı sırasındaki istihbarat birimi olan Office of Strategic Services (OSS) kurumunun eğitimini üstlenmiştir. Savaş sonrasında ise CIA’in tüm lider kadrosunu eğiten İngiliz istihbaratı Özel Harekat Yönetimi’nin başındadır.320 Dolayısıyla CIA, sanıldığı gibi ABD halkının güvenliğini üstlenen bir istihbarat kurumu olmaktan çok, İngiliz derin devletinin denetiminde varlık gösterecek bir istihbarat kurumu olarak ortaya çıkmıştır.

CIAadamlarcia DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
(Solda) ABD istihbarat birimi olan OSS’nin eğitimini üstlenen Sir Charles Jocelyn Hambro

(Sağda) CIA Başkanı Allen W. Dulles

CIAadamlar DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
(Üstte sağda) General William Donovan

(Solda) Stewart Menzies

CIA Başkanı Allen W. Dulles tarafından “CIA’in babası” olarak tanımlanan General William Donovan, 1941’de MI6’i incelemek üzere İngiltere’ye gitmiştir. II. Dünya Savaşı sonrasında ABD başkanı Roosevelt, CIA’in kurulması emrini vermiş ve bunun için İngiliz istihbarat servisi MI6’in örnek alınmasını istemiştir. General Donovan’a CIA’in nasıl bir yapıya sahip olması gerektiğini, Churchill ve dönemin MI6 Başkanı Stewart Menzies anlatmıştır. Donovan daha sonra “casusluk sanatını Menzies’den öğrendiğini” ifade etmiştir.321

CIA’in ilk başkanı Allen Dulles, 1921’de ABD’nin İstanbul Büyükelçiliği’nde çalışmaktadır. Bu sırada İstanbul İngiliz işgalindedir. CIA Başkanı olduğu dönemde Ajax Operasyonu’nda MI6 ile birlikte İran başbakanı Musaddık’ı deviren ve Şahı başa geçiren darbeyi organize etmiştir. Musaddık darbesinin temel sebebi ise, Musaddık’ın başa geldiğinde ilk işinin İngilizlere verilmiş olan petrol haklarını millileştirmesidir. Musaddık’ın darbeyi fark ederek İngiltere’nin Tahran Büyükelçiliğini kapatması sonucunda girişim engellenmiştir. Bunun üzerine İngiliz derin devleti, ABD’yi devreye sokmaya karar vermiştir.

musaddik time2 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
İran lideri Musaddık, 1952 yılında Time dergisi tarafından “Yılın İnsanı” seçilmiş ve kapak olmuştu. Mussaddık, 1953 yılında İngiliz derin devletinin yönettiği bir darbe ile devrildi.

(Yanda) John Coleman’ın 300’ler Komitesi isimli kitabı

Allen Dulles’in kardeşi John Dulles, İran darbesi sırasında Dışişleri Bakanı’dır. Dulles kardeşlerin İngilizlerin baskısıyla darbeyi organize ettiği tüm tarihçi ve siyasetçilerin mutabık kaldığı bir konudur.322

Allen Dulles, Kennedy tarafından görevinden alınmasına rağmen Kennedy suikastını araştıran komisyonun 7 üyesinden biri olmuştur.

ABD’deki 17 istihbarat kurumundan biri olan ABD Ulusal Keşif Ofisi’nin (National Reconnaissance Office – NRO) kurulması da yine İngiliz derin devletinin denetimindeki kurumların en başlıcalarından biri olan Committee of 300 (300’ler Komitesi) sayesinde olmuştur. Söz konusu kurumun bütçesi de ABD Kongresi’nde İngiliz derin devletine bağlı birkaç kişi tarafından denetlenebilmektedir.

Eski istihbaratçı ABD’li Dr. John Coleman, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Skull and Bones (Kafatası ve Kemikler Cemiyeti) üyelerinin Amerikan istihbarat sistemini İngiliz modeli içinde yeniden tasarlayarak kendilerine bağlı hale getirdiklerini belirtmektedir.323

CIA ve MI6, Suriye’deki 1949 darbesini birlikte organize etmişlerdir. Bu darbeyi yapan General Adib Shishakli’nin yarattığı terör ortamı sonucunda Baas Partisi iktidara gelmiştir. MI6 Başkanı Sir James Black, Ebu Gureyb Cezaevi’ndeki ABD işkencelerinden haberdar olduklarını açıklamak zorunda kalmışlardır. Bunun hemen akabinde, Irak ve Afganistan işgalleri sırasında sorgulama ve işkencelere MI6 ajanlarının da katıldığı ortaya çıkmıştır.324 Bütün bunlar, Amerikan İstihbaratının MI6’den bağımsız hareket edemediğinin önemli bir kanıtıdır.

Adib Shishakli 252x300 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
General Adib Shishakli

Gerçekte işkencehaneleri açan ve sistematik işkenceleri uygulamaya geçiren MI6’in ta kendisidir. Fakat işkence konularında İngiltere’nin adı hiç geçmemiş, sadece CIA ve ABD gündeme getirilmiştir. Black Site olarak adlandırılan uluslararası işkence merkezlerinde CIA ve MI6, birlikte sorgulama yapmışlardır. İngiltere’deki dört havaalanı, işkence görecek mahkumların taşımasında kullanılmıştır. Dönemin İngiliz Savunma Bakanı Lord George Robertson bu gizli işkencehanelerin NATO üyesi ülkelerde kurulmasını sağlamıştır. Daha sonra da NATO Genel Sekreteri olarak atanmıştır. Bu işkencehanelerde en çok kullanılan ve kişinin ağzını ıslak bezle kapatarak boğulma hissi ve aşırı acı vermeye dayalı olan “waterboarding” adlı işkence yöntemi ilk olarak 1970’lerde İngilizler tarafından İrlanda milliyetçilerine karşı kullanılmıştır.

Irak işgalinin sebebi olarak gösterilen kitle imha silahları konusundaki sahte raporların, MI6 ile bağlantılı ajanlar tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu raporların hazırlanmasında özellikle İngiliz Milletler Topluluğu’ndaki ajanların kullanıldığı belirtilmiş ve bu sayede sunulan dokümanların uluslararası bir rapormuş gibi gösterilmesi sağlanmıştır.325

black site1 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
 Irak işgali sırasında, İngiliz Savunma Bakanı Lord George Robertson, gizli işkencehanelerin NATO üyesi ülkelerde kurulmasını sağlamıştır.

 

waterboarding process DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Afganistan ve Irak işgalleri sırasında işkence metodu olarak kullanılan waterboarding, kişinin boğulacak hale gelmesine neden olan korkunç bir yöntemdir. İlk olarak 1970’lerde İngilizler tarafından İrlanda milliyetçilerine karşı kullanılmıştır.

Bu konuda, Avusturalya istihbaratı için çalışan mikrobiyolog Rod Barton’un açıklamaları ilginçtir. Barton, kendisinden, kitle imha silahları iddiası ile ilgili sahte rapora, silahın varlığına dair inandırıcılığı artıracak bilgiler eklemesinin istendiğini söylemiştir. Bu raporu hazırlayanlardan biri olan David Kelly ise, rapora sahte belgeler eklendiğini BBC’ye anlattıktan iki gün sonra ölü bulunmuş ve olayın intihar olduğu söylenmiştir.326

david kely oldurme DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Irak’taki hayali kitle imha silahları ile ilgili sahte raporu hazırlayanlardan biri olan David Kelly, raporun sahte olduğunu itiraf ettikten iki gün sonra ölü bulunmuştur.

 

İngiliz Dijital İstihbarat Servisi (GCHQ)

GCHQ DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİİngiltere’de, MI5 ve MI6 dışında üçüncü bir istihbarat kuruluşu yer almaktadır. Government Communications Headquarters (Hükümet İletişim Merkezi) adı verilen bu kuruluş, ülkenin siber bağlantılarının ve altyapısının güvenliğinden sorumludur. GCHQ, özellikle ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) eski sistem analisti Edward Snowden’in 2013’te sızdırdığı belgelerle dünya gündemine gelmiştir. Belgeler, ABD istihbaratının GCHQ ile işbirliği halinde dünya genelindeki gizli dinleme faaliyetlerini ortaya çıkarmıştır. İngiliz The Guardian gazetesinin haberine göre, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA), dünyanın önde gelen internet devlerinin sistemlerine “Prism” (Prizma) isimli bir program yoluyla erişebildiği, İngiliz GCHQ’nun da Haziran 2010 tarihinden bu yana bu sisteme erişebildiği ve geçtiğimiz yıllarda bu yolla 197 istihbarat raporu elde ettiği öne sürülmüştür.327 Bilgilere göre GCHQ, Prism sayesinde şahıslara özel e-mail, fotoğraf ve video gibi içeriklere, hiçbir yasal engele takılmadan ulaşabilmektedir.

GCHQ gibi istihbarat kurumları, bu tür şifreleri rahatça kırabilecek süper bilgisayarlara ve dünyanın en iyi matematikçilerine sahiptirler. Bu nedenle şifreleme özelliği bulunan uygulamalardaki mesajları dahi deşifre edebilmektedirler. Bu durum, İngiliz derin devletinin, istihbarat kurumlarını kullanarak insanların özel hayatlarına ne kadar kolay ulaşabildiklerini kanıtlamaktadır.

Genel olarak GCHQ’nun bu özelliği, pek çok kesimde çeşitli soruların belirmesine neden olmaktadır. Bir kısım kesimler, söz konusu deşifre sisteminin dünyadaki tüm kaynaklara ulaşabileceğini, dolayısıyla terör örgütlerinin haberleşme sistemlerine de kolaylıkla erişilebileceğini belirtmektedirler. Dolayısıyla böyle bir sistem dahilinde GCHQ’nun, terörist saldırıları önceden tespit edememesi ihtimal dışıdır. Söz konusu durum, İngiliz derin devleti ile terörist gruplar ve eylemler arasındaki ilişkiyi de gözler önüne sermektedir.

GCHQ, İngiliz derin devletinin denetimi ve himayesi altındadır. Dolayısıyla buradaki istihbarat bilgileri, İngiliz derin devletinin dünya hakimiyetini sağlaması için birinci dereceden kullanılmaktadır. Bu hakimiyet planında, bu uğurda terör örgütlerinin kullanılması gerçeğinin de var olduğunu unutmamak gerekmektedir. Bu konuya ilerleyen satırlarda daha detaylı yer verilecektir.

GCHQ ici DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
 Resimlerde, GCHQ Genel Merkezi’nin eski ve yeni hali görülmektedir. Bu kurumun, Ortadoğu’ya ait tüm emailleri, konuşmaları, internet hareketlerini gizli bir şekilde takip ettiği ortaya çıkmıştır.

Kıbrıs, GCHQ İçin Ne Demek?

Dünya siyaseti için Kıbrıs’ı Kıbrıs yapan, Ada’nın Ortadoğu’daki stratejik konumudur. İngiltere’nin 1878’den 1960’a kadar adayı egemenliği altında tutması; o tarihten bu yana ise askeri üsleri ile adadaki varlığını sürdürmesi bundan kaynaklanmaktadır. Bu üsler, hatırlanacağı gibi 15 Temmuz darbe girişimini, işgal girişimine dönüştürmek üzere görevlendirilen İngiliz askerlerinin konuşlandığı üslerdir. Bu üslerin İngiltere için vazgeçilmez bir öneme sahip olmasının, Ortadoğu ülkelerine hava harekatı imkanı sağlamasının ötesinde bir sebebi daha bulunmaktadır: İstihbarat faaliyetleri.

Kıbrıs’taki Ağrotur ve Dikelya askeri üsleri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti toprakları dışında, tamamen İngiltere’ye ait bölgelerdir. Ada üzerinde toplam %3’lük bir alanı kaplamaktadır. Ancak bu küçük alanın, tüm dünyayı ilgilendiren gelişmelerin merkezinde olduğu 2013 yılından sonra anlaşılmıştır. İngiliz derin devleti, bu askeri üslerden Türkiye’nin ve tüm Ortadoğu’nun iletişimine kanunsuz biçimde sızmakta ve bu bölgeleri izlemektedir.

KibrisIngiliz tu01 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİGCHQ’nun en önemli üç merkezinden birisi halen Kıbrıs’ta bulunmaktadır. Burası, Ada’nın doğu tarafındaki üssün içinde yer alan Ayios Nikolaos istihbarat istasyonudur. Bu istasyonu diğerlerinden farklı kılan yönü, Türkiye ve Ortadoğu ülkeleri kaynaklı her türlü haberleşmeyi gizlice dinlemesi ve kayıt altına almasıdır. Edward Snowden, ifşa ettiği Wikileaks belgelerinde, İngilizlere ait bu istasyonun, Ortadoğu ülkelerine ait tüm e-mailleri, telefon konuşmalarını, SMS mesajlarını, sosyal medya hesaplarını, internet trafiğini ve şifreleri, kısacası tüm haberleşme ve iletişimi, kullanıcıların bilgisi ve izni olmaksızın gizlice topladığını tüm ayrıntılarıyla açıklamıştır.

dikelya DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
(Üstte) İngilizlerin Kıbrıs Ağrotur’daki askeri üssü

(Altta) İngilizlerin Kıbrıs Dikelya’daki askeri üssü

snowden 207x300 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Edward Snowden

Bilgisayar uzmanı, Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (NSA) eski bir çalışanı olan Edward Snowden tarafından basın ve medyaya sızdırılan belgeler, istihbarat tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Dünya, bu itiraflar vesilesiyle, Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin kapalı kapıları arkasında neler döndüğünün ilk defa farkına varmıştır. En üst seviyede bir istihbaratçı BBC’ye verdiği bir demeçte, Kıbrıs’la ilgili gerçeklerin ortaya çıkmasını “İngiliz istihbaratı için tüm zamanların en büyük felaketi” olarak tanımlamıştır.328

Doğu Akdeniz ve Ortadoğu ülkelerinin haberleşmesi büyük oranda Akdeniz altından giden fiber optik kablolar ile sağlanmaktadır. Aktarılan bilgilere göre, GCHQ Kıbrıs istasyonu, işte bu telekomünikasyon kabloları üzerinden giden tüm bilgiyi dinlemekte ve depolamaktadır. Yine iddialara göre, sadece kabloları değil, uydu sistemleri ile yapılan iletişimi de adadaki özel casus antenlerini kullanarak dinlemektedir. Söz konusu dinleme faaliyetleri ile toplanan muazzam bilgi, özel bilgisayar programları vasıtasıyla analiz edilerek İngiliz derin devletinin herkesin ne yaptığını bildiği bir istihbarat girdisine dönüştürülmektedir.

Ortaya çıkan belgelerden anlaşıldığı üzere, bu olağan bir istihbarat toplama faaliyeti değildir. Çünkü GCHQ, terörle mücadele adı altında, bölgedeki devlet başkanlarından yöneticilere, işadamlarına, sıradan vatandaşlara kadar herkesi gizlice dinlemekte, bilgilerini toplamakta; askeri, siyasi, idari, ticari, ekonomik, sosyal her türlü bilgiyi edinebilmektedir.

İngiliz derin devletinin, bu yasa dışı dinleme ve izleme faaliyetini yargısal denetimlerden koruyacak şekilde tasarladığı anlaşılmaktadır. Çünkü bu yasa dışı faaliyetlerin merkezi olan Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin hukuki statüsü onların yargı denetiminden kurtulmalarını sağlamaktadır. “Egemen İngiliz Üsleri” olarak tanımlanan bu alanlar, AB’nin hakimiyet alanı dışında olup İngiliz Denizaşırı Toprakları’nın bir parçasıdır. Diğer benzerleri gibi bunlar da İngiliz Savunma Bakanlığı’na bağlı ama özerk bir yönetim sistemine ve kendine özgü kanunlara sahip bölgelerdir. Gerek bu istasyonların bulunduğu bölgenin İngiliz egemenliğinde bulunması ve gerekse bu tür suçların soruşturulmasına yönelik uluslararası bir mekanizmanın bulunmaması nedeniyle İngiliz GCHQ’nun suçları cezasız kalmaktadır.

Ortaya çıkan bilgilere göre, Kıbrıs’taki dinleme skandalı aslında kod adı “Tempora” olan, 1.25 milyar dolar bütçeli çok gizli bir programın parçasıdır. Snowden’ın ifşa ettiği dosyalardan gün ışığına çıktığı gibi, Tempora, GCHQ tarafından 2008’de geliştirilen bir bilgisayar programıdır. Başlıca iki amacı vardır: “İnternete Hükmetmek” (Mastering the Internet) ve “Küresel Telekom Değerlendirmesi” (Global Telecoms Exploitation). Diğer bir ifadeyle tüm internet ve telefon iletişimini gizlice dinlemek.

İngiltere, Kıbrıs’taki üsleri vasıtasıyla elde ettiği gizli bilgileri ABD ile paylaşmaktadır. Ancak iki ülke arasındaki istihbarat iş birliği, sanıldığı gibi, tarafların eşit kazanç sağladıkları bir ortaklık değildir. ABD’den ziyade İngiltere’nin çıkarlarına hizmet etmek üzere tasarlanmış bir sistemdir. GCHQ eski başkanı David Omand’ın ifadesi, iki ülke arasındaki istihbarat bağının gerçek yüzünü açığa vuruyor: “Bizde beyin, onlarda para var. Bu çok iyi işleyen bir iş birliği.”329

GCHQ’nun her şeyi gizlice dinlemesi ve kaydetmesi terörle mücadelenin kesinlikle gerekçesi olamaz. Bu bilgiler İngiliz derin devletinin veya kötü niyetli ajanların ellerinde rahatlıkla suistimal edilebilir. Provokasyon, propaganda, yanlış yönlendirme, darbeler, devrimler, savaşlar, suikastlar, yasadışı gizli operasyonlar hemen akla gelen bazı ihtimaller. Tüm bunlar göz ardı edilmemesi gereken büyük tehlikeler, özellikle Ortadoğu’da.

Şüphesiz, teröre karşı ülkesinin ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamak her ülkenin en doğal hakkıdır. Yasal yoldan istihbarat, izleme ve gözetleme faaliyetleri de bunun önemli bir parçası. Ancak bunu yaparken izlenen yöntemlerin demokrasi ilkeleriyle, insan hak ve özgürlükleriyle, temel değerlerle ve kanunlarla çatışmaması ve her şeyden önemlisi daha çok çatışma için değil barışın inşası ve korunması için kullanılması şarttır. İstihbarat, kötü niyetli kişilerin elinde daha çok acı yaşanması için değil, samimi ve dürüst insanların elinde kötülüğe karşı mücadele için kullanılan bir güç olmalıdır.

Ancak söz konusu istihbaratların şu an için İngiliz derin devleti tekelinde bulunduğunu dikkate aldığımızda, bunun tehlikeli oyunlara alet edilebileceğini tahmin etmek güç değildir.

İngiliz derin devletinin perde arkasındaki kurmayları, gizli faaliyetlerini yürütürken kendilerinin izlenmediğini ve görülmediğini sanmakta; fakat büyük bir aldanış ile aldanmaktadırlar. Yanlarında mutlaka alemlerin Hakimi olan Allah vardır:

Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7)

kibris kubbe2 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
(Solda) GCHQ eski Başkanı David Omand, Chatham House’da yaptığı bir konuşma sırasında

(Altta) Kıbrıs’taki GCHQ Merkezi

Beş Göz (Five Eyes)

İngiltere’nin başı çektiği ve Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve ABD’yi kapsayan istihbarat servisleri ittifakının ortak adı F.V.E.Y. harfleriyle anılmaktadır. Açılımı ise Five Eyes (Beş Göz) şeklindedir.

Bunların hepsinin İngilizce konuşan, İngiltere’nin kontrolü altında olan ülkeler olduklarını göz önünde bulundurduğumuzda, Beş Göz sisteminin gerçek patronunun İngiltere olduğunu anlamak zor değildir.

Bu ülkeler UKUSA anlaşması çerçevesinde, “sinyal istihbarat” sağlama konusunda birbirlerine bağlıdırlar. Bir başka deyişle, elektromanyetik dalgaların ya da sinyallerin elde edilmesiyle sağlanan istihbarat toplama yöntemi ile diğer devletler hakkında elde ettikleri bilgileri aralarında paylaşmaktadırlar. (Sinyal istihbarat, hedef devletin elektronik haberleşme sistemleri tarafından yayınlanan elektromanyetik enerjinin alınması, kaydedilmesi, değerlendirilmesi ve yorumlanması ile elde edilen istihbarattır.)

Bu ulusal gözetleme sistemi içinde ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), İngiliz Dijital İstihbarat Servisi (GCHQ), Kanada İletişim Güvenliği Kurumu (CSEC), Avustralya Sinyal Başkanlığı (ASD) ve Yeni Zelanda Hükümet Haberleşme Güvenliği Bürosu (GCSB) yer almaktadır.

fiveEye DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Haritada, F.V.E.Y.’nin açılımı olan Beş Göz ülkeleri görülüyor.
five eyesoncesi3 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
(Üstte ve ortada) ABD’de Bletchley Park’ta bulunan Beş Göz ofisi, savaş sırasında, Alan Turing ve ekibinin Alman kodlarını kırdığı yerdir.

(Altta) Beş Göz istihbaratının ilk kurulduğu günlerden bir kare

Söz konusu istihbarat kurumları, UKUSA sözleşmesi uyarınca özellikle sinyal istihbaratı olmak üzere elde ettikleri tüm istihbaratı paylaşmaktadırlar. Böylelikle, tüm kıtalardaki iletişim trafiğini, Anglosakson kökenli 5 ayrı İngilizce konuşan ülke takip etmekte ve bunlar tek bir noktada, yani İngiliz Milletler Topluluğu’nun hakimi olan İngiliz derin devletinin elinde toplanmaktadır.330 Bu ittifak içinde ülkeler, birbirlerine karşı casusluk yapmama ve aralarında, özellikle SIGNIT adı verilen iletişim sinyal bilgilerini paylaşma konusunda anlaşmış durumdadırlar. 70 yıllık bu gizli ittifak, kurduğu küresel gözetleme altyapısıyla bugün tüm dünya iletişimini izlemekte, analiz etmekte ve depolamaktadır.

Bunlar arasında örneğin İngiltere’deki “RAF” (Royal Air Force) dünyanın en büyük elektronik gözetleme merkezi olarak bilinmektedir. Burada dünya üzerindeki bütün haberleşmelere müdahale edilerek İngiltere ve ABD için istihbarat toplanmaktadır. Sadece NSA ve RAF’ın bile bu sisteme dahil olduğu düşünüldüğünde Beş Göz’ün istihbarat kapasitesinin gücü ve sınırları daha iyi anlaşılabilir.

2013’te eski bir CIA ve NSA çalışanı olan bilgisayar uzmanı Edward Snowden tarafından, Beş Göz ülkeleri arasındaki gizli ilişkilerin ve bunlar tarafından yürütülen küresel istihbarat operasyonlarının belgeleri ifşa edildi. The Guardian, Washington Post, Der Spiegel ve New York Times’da yayınlanan belgeler, Beş Göz’ün yasa dışı izleme ve bilgi toplama operasyonlarının detaylarını gün ışığına çıkardı. Edward Snowden, Beş Göz’ü, “kendi ülkelerinde bilinen kanunlara uymayan ‘milletler üstü’ istihbarat organizasyonu” olarak tarif etmiştir. İstihbarat birimlerinin bazı uzmanları, Beş Göz hakkında Snowden’ın ortaya çıkardığı bu bilginin, onların hiç umurunda olmayacağını ve tarihin bilinen bu en büyük “casusluk ittifakı”nın aynen yoluna devam edeceğini söylemektedirler. Nitekim gelişmeler, gizli ittifakın, tümüyle deşifre olmasına rağmen, aynı şekilde faaliyetlerine devam ettiğini belgelemektedir.331

five eyes gunumuz DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Beş Göz ülkelerinin Ulusal Güvenlik temsilcileri, California’da bir toplantı sırasında
five eyes2 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Beş Göz istihbarat ağının İngiltere’deki Hükümet Haberleşme Karargahından bir görüntü

Belgelere göre, İngiliz istihbaratının NSA’yle iş birliği içinde dinledikleri kişiler arasında, G20 zirvesindeki diplomatlar, Almanya, Brezilya ve Meksika dahil 35 ülkenin devlet başkanları, siyasiler, BM ofisleri, büyükelçilikler, basın kuruluşları yer alıyor. Aynı zamanda Irak Savaşı’na giden süreçte Kofi Annan’ın ofisinin böcekle dinlenmesi de bu grubun faaliyetleri arasında.332

Dünya çapında İngiliz ve Amerikan büyükelçiliklerinde, askeri üslerinde, temsilciliklerinde NSA ve İngiliz GCHQ’nun uydu antenleri, dinleme ve gözetleme istasyonları bulunmaktadır. Bunlar, hemen tüm ülkelerdeki güvenlik kameralarına erişebilmektedir. Çin kıyıları civarında dolaşan İngiliz ve ABD gemileri bölgedeki telsiz iletişimlerini dinlemektedir. Maryland’deki Fort Meade Üssü’nde bulunan uydu antenleri ise tüm dünyadaki bankacılık işlemlerini takip etmektedir.333

The Guardian‘ın haberine göre İngiliz istihbaratı, dünya çapında iletişim bilgilerini sızdırabilmek için telefon konuşmalarını, mesajlaşmaları ve internet trafiğini taşıyan 200 kıtalar arası fiber-optik kabloya gizlice erişim sağlayarak her türlü özel kişisel bilgiye ulaşmış durumdadır. İngiliz gizli istihbarat ajansı GCHQ, aynı anda bunların 46 tanesinden bilgi toplayabilmektedir.

g20toplantisi DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Wikileaks belgeleriyle, İngiliz ajanlarının G20 zirvesine katılan liderleri dinlediği ve emaillerini ele geçirdiği belgelenmiştir.

(Altta) Bu konuyu haber yapan İngiliz gazeteleri

Tempora adlı gizli program, haberin verildiği tarihlerde 18 aydır uygulamadaydı ve yalnızca o süre içinde bile toplanan verilerin (telefon kayıtları, SMS mesajları, e-mailler, Facebook vs. gibi sosyal medya bilgileri, internet kullanım ve sitelere giriş kayıtları) miktarı devasa boyutlardaydı. Örneğin sadece bir günde 600 milyon telefon konuşması kayıt altına alınmıştı. Günlük toplanan bilgi hacmi ise 192 İngiliz Milli Kütüphanesi’ndeki bilgiye eş değer miktarda idi.

Snowden, bu casusluk ağının yalnızca ABD’ye mal edilmemesi gerektiğini, asıl aktörün İngiltere olduğunu belirtmiş ve İngiliz istihbaratının sınır tanımazlığını vurgulamak açısından “İngiltere ABD’den bile kötü” demiştir.334

Tempora ve Prism gibi deşifre olan XKeyscore da Beş Göz’ün kullandığı bilgi toplama, analiz, filtreleme amaçlı ileri teknolojili istihbarat programları arasında. Bunlar birçok yabancı ülkenin askeri ve diplomatik tesislerindeki bilgisayar sunucularına, uydularına bağlanabiliyor. Bir zamanlar casus filmlerine sık sık konu olan ve Soğuk Savaş döneminde başta Sovyetler Birliği ve Doğu blokunu izlemek için geliştirilen Beş Göz ürünü ECHELON ise bunların en eski ve ilkel versiyonudur.

Yeni Zelanda’nın elektronik gözetleme ajansı olan GCSB de diğerlerinden geri durmamaktadır. Asya-Pasifik hattında gerçekleşen iletişim bilgilerini NSA’in tartışmalı XKeyscore programıyla toplayarak büyük veri paketleri halinde İngiltere ve ABD’deki istihbarat servislerine ulaştırmaktadır. Snowden belgelerine göre; GCSB tarafından toplanan bu bilgilerin güvenlik tehditleriyle ilgisi yoktur. Aksine GSBC, casusluk faaliyetlerini Yeni Zelanda’nın dostları, ticari ortakları ve yakın Pasifik komşularından oluşan geniş bir yelpazeye yöneltmiş durumdadır.

keyscore 288x300 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİAçıkça görülebildiği gibi, genellikle tüm felaketlerin çıkış noktası olarak gösterilmeye çalışılan ABD, söz konusu Beş Göz’den yalnızca biri. Tüm gözlerin bağlı olduğu beyin ise, İngiliz derin devletini işaret etmekte. Bu beyin ise, ortam, şart ve planlara göre kimi zaman ön plana çıkıyor, kimi zaman ise arka planda gizleniyor.

Beş Göz’ün faaliyetleri, hiçbir yasa ve sınır tanımadan, özel hayat ve mahremiyeti hiçe sayarak tüm hızıyla devam etmektedir. Söz konusu kurumun, pek çok illegal ve gayrimeşru operasyonları, “terör tehdidi”, “güvenlik meselesi” gibi klişelerin ardına saklanarak yürüttüğü ise bilinmektedir.

Bu tip istihbarat kollarını kullanan İngiliz derin devletinin amacının, her zaman olduğu gibi, dünya üzerinde siyasi, askeri ve ekonomik hakimiyeti sağlamak olduğunu unutmamak gerekmektedir. İngiliz derin devleti, daima zayıf, güçsüz ve çaresiz kitleleri ezecek en ileri sömürü düzenini, en geniş ve gelişmiş çıkar çarklarını kurmaya çalışmaktadır.

x keyscore DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Beş Göz ağı tarafından kullanılan XKyscore programı ile internetteki tüm bilgiler toplanabilmektedir.

Bugün neredeyse 70 yaşına gelen Beş Göz kurumu ve onu bağlayan anlaşmalar hakkında oldukça az bilgi mevcuttur. Bu kurumun neye çalıştığı ve anlaşmaların neleri kapsadığı kimi zaman söz konusu ülkelerin hükümetleri tarafından dahi bilinmemektedir. Örneğin Avustralya Başbakanı, 1973 yılına kadar böyle bir kurumun varlığı konusunda hiç bilgilendirilmemiştir. Hiçbir hükümet, 1999 yılına kadar, bu kurumun varlığını resmi olarak kabul etmemiştir.335

İngiltere istihbarat kurumunun kıdemli üyelerinden biri Beş Göz’de İngiliz istihbaratının etkisini şu sözlerle ifade etmiştir:

GCHQ’ya giriş iznini elde ettiğinizde bu size NSA’ye giriş izni de sağlayacaktır. NSA içine rahatça girebilir ve orada GCHQ çalışanlarının kıdemli idare pozisyonlarına sahip olduğunu görebilirsiniz. Ne zaman NSA bir miktar istihbarat elde etse, genellikle GCHQ’ya konuyla ilgili ikinci bir fikir sorar. Elbette yıllar içinde inişler ve çıkışlar oldu. Ama genel olarak NSA ve GHCQ oldukça sıkı müttefiklerdir. Birbirlerine güvenirler.336

Eski bir İngiliz ajanı, söz konusu yapılanma içinde ülkelerin ittifakının ne kadar güçlü olduğunu şu sözlerle dile getirmiştir:

Özellikle SIGINT (Sinyal İstihbarat) konusunda iki ülkenin iş birliği o kadar güçlüdür ki, kimin neyi yaptığını bilmek oldukça zordur.337

Beş Göz dışında, Danimarka, Fransa, Hollanda ve Norveç’in katılımıyla Dokuz Göz (Nine Eyes); bütün bunlara Almanya, Belçika, İtalya, İspanya ve İsveç’in katılımıyla 14 Göz (14 Eyes); bütün bunlara ise Afganistan’daki müttefik koalisyonunun katılımıyla 41 Göz (41 Eyes); Avrupa’nın öncelikli 17 ülkesini de içine alan Berne Kulübü (Club of Berne); Berne Kulübü’ne ABD’nin de katılımıyla oluşturulan Terörle Mücadele Grubu (The Counterterrorist Group) ve NATO üye ülkelerinin güvenlik güçlerinin başlarının oluşturduğu NATO Özel Komitesi (NATO Special Committee) gibi ittifaklar da bulunmaktadır.

five eyes3 DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
İngiltere’deki Kraliyet Hava Gücü (RAF), çok sayıda uydunun yer aldığı yer istasyonudur. Dev golf toplarının, ECHELON sisteminin parçaları olduğu iddia edilmektedir.
Gchq Data DÜNYA İSTİHBARAT AĞININ MERKEZİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİ
Belçika’da GCHQ karşıtı bir pankart: “GCHQ! Benim verilerimi sil! AB! İngiltere’yi dava et!”

Söz konusu ittifakların tümü, o veya bu şekilde İngiliz derin devletinin hedeflerine hizmet eden politikalar yürütmektedirler. Keza, idare sistemleri İngiliz derin devletinin himayesi altındadır.

Beş Göz’ün şekillenmesi de Winston Churchill dönemine dayanmaktadır. Söz konusu ittifak, İngiliz derin devletinin derin bir elemanı olan Winston Churchill ile İngiliz derin devletinin himayesindeki ABD Başkanı Franklin Roosevelt tarafından geliştirilmiştir. İngiliz derin devletinin uluslararası konularda önünü açan Atlantik Bildirisi, söz konusu ittifakın da oluşma miladıdır. Bu ittifakın, İngiliz derin devletinin iki önemli elemanı tarafından geliştirilmesi, söz konusu istihbarat ağının hangi amaçla kurulduğuna dair önemli ipuçları vermektedir. Nitekim söz konusu istihbarat ağının buluşma noktası İngiltere’dir. Roosevelt döneminde ABD’nin nasıl İngiliz derin devletinin piyonu haline getirilmek istendiği dikkate alınacak olurs burada asıl sözün İngiliz derin devletine ait olduğunu görebilmek kolay olacaktır.

 

DİPNOTLAR:

  1. Doç. Dr. Sait Yılmaz, Küresel Sermaye ve Türkiye, s. 3; http://www.academia.edu/7647531/K%C3%BCresel_ Sermaye_ve_T%C3%BCrkiye
  2. Peter Cross, “William ‘Wild Bill’ Donovan: America’s Spymaster in WWII”, Warfare History Network, 11 Nisan 2017, http://warfarehistorynetwork.com/daily/ wwii/william-wild-bill-donovan-americas-spymaster-in-wwii/
  3. Mehmet Ali Çavuş, “Kontrollü darbenin alası”, Yenigün, 22 Temmuz 2017, http://www.gazeteyenigun.com. tr/yazarlar/mehmet-ali-cavus/kontrollu-darbenin-l-si/34621/
  4. John Coleman, 300’ler Komitesi, çev. Mert Akcanbaş, İstanbul: Destek Yayınları, 2014, s. 147
  5. Tim Ross, Andrew Gilligan ve Robert Mendick, “CIA torture: Tony Blair and Jack Straw ‘must account for what they knew'”, The Telegraph, 13 Aralık 2014, http://www.telegraph.co.uk/news/uknews/defence/ 11292428/CIA-torture-Tony-Blair-and-Jack-Straw-must-account-for-what-they-knew.html
  6. Rod McGuirk, “Scientist claims WMD ‘censors'”, News24, 14 Şubat 2005, http://www.news24.com/ World/News/Scientist-claims-WMD-censors-200 50214
  7. McGuirk, a.g.m.
  8. Nick Hopkins, “UK gathering secret intelligence via covert NSA operation”, The Guardian, 7 Haziran 2013, https://www.theguardian.com/technology/2013/jun/07/uk-gathering-secret-intelligence-nsa-prism
  9. Snowden leaks ‘worst ever loss to British intelligence’, BBC, 11 Ekim 2013, http://www.bbc.com/news/uk-244 86649
  10. “UK intelligence work defends freedom, say spy chiefs”, BBC, 7 Kasım 2013, http://www.bbc.com/news/uk-politics-24847399
  11. Husna Haq, “Dünyanın beş yasak bölgesi”, BBC, http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/04/1604 14_vert_tra_en_gizli_yerler
  12. Ewen MacAskill, Julian Borger, Nick Hopkins, Nick Davies ve James Ball, “GCHQ taps fibre-optic cables for secret access to world’s communications”, The Guardian, 21 Haziran 2013, https://www.theguardian.com /uk/2013/jun/21/gchq-cables-secret-world-communications-nsa
  13. “UK ‘spied on UN’s Kofi Annan'”, 26 Şubat 2004, BBC, http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/politics/3488 548.stm
  14. Scott Shane, “No Morsel Too Minuscule for All-Consuming N.S.A.”, New York Times, 2 Kasım 2013, http:// www.nytimes.com/2013/11/03/world/no-morsel-too-minuscule-for-all-consuming-nsa.html
  15. Ewen MacAskill, Julian Borger, Nick Hopkins, Nick Davies ve James Ball, “GCHQ taps fibre-optic cables for secret access to world’s communications”, The Guardian, 21 Haziran 2013, https://www.theguardian.com /uk/2013/jun/21/gchq-cables-secret-world-communications-nsa
  16. What is Five Eyes?, Privacy International, https://www. privacyinternational.org/node/51
  17. A.g.m.
  18. A.g.m.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.